21 Aralık 2010 Salı

cheese


bizim bıcırık artık fotoğrafa gülümsemeye başladı. Babası ile park halindeki aracın direksiyonunda 'ın ınn ' nidaları arasında direksiyon çeviriyor. Radyo kanalı değiştiriyor. 'Fotoğrafını çekiyorum gülümse!'dediğimdede baba-oğul bana bu pozu veriyorlar.
Yerim seni.Isırmalık seni..

16 Aralık 2010 Perşembe

felekten bir gece

Felekten bir gece nasıl çalınır sorusuna cevaptır!
Oğluş Annehanda gececi bırakılır.
Anne ile buluşulur iş çıkışı, alışverişin dibine vurulur.
Güzel kokmak için parfüm alınır.
Bide şöyle ökçeli ayakkabılar:P artık işkadınıyız ya lazım böyle şeyler.
Sonra soluğu Lasigale de alırsın.



Şarap ve güzel ege balıkları yenir.
Konsere koşarak yetişilir SEDAT YÜCE dinlenir, HÜSEYİN ÇEBİ orkestrası ile coşturur.


15 ay sonra oğluşsuz bi gece bazen ne yapıyor diye endişeli ama genelde tatlı tatlı geçer.

Bu felekten geceleri daha fazla yapmalı.

29 Kasım 2010 Pazartesi

ilk öpücük


İlk öpücük.
İlk koku.
Tenimin tenine değdiği ilk an.
Biraz geçte olsa işte paylaşabildim sonunda..

11 Nisan 2010 Pazar

BALAYI BİTİYOR

Önce aylardır girip yazmadığım blogun önceki sayfalarına bi göz attım, gözümden akan inci tanelerini toplamak ne mümkün...
Göz açıpkapayıncaya kadar geçen bir zamandı bu 8 ay. Oğlumla doyadoya geçirdiğim zamanlar.Yediğimiz, içtiğimiz ayrı gitmedi :)
Ve ayrılık zamanı geldi çattı.Patronum işinin başına dön artık dedi.
Ben onsuz ne yaparım korkusu sararmış insanı, uyuduğunda yanından ayrıldım diye özlediğim varlık bütün gün yanımda olmayacak. Gürhana soruyordum, 'Nasıl dayanıyorsun?' diye; O da 'devamlı yutkunuyorum!' diyordu.
Sıra bizede geldi.